Sensör Dedikleri
|
Çok değil, bundan birkaç yıl öncesine kadar görüntünün kaydedildiği filmi konuşurduk. Filmin
markası, boyutu,duyarlılığı, grenleri, fiyatı falan.,,Şimdi ise bu alandaki
fotoğraf dili çok değişti. Artık, pikselleri, CMOS u, CCD yi,
fokal çarpanı, dinamik aralığı
konuşuyoruz.Dijital devrimin en büyük özelliği ve farklılığı
görüntünün kimyasal bir ortama değil, sayısal bir ortama kaydedilmesidir.
Artık görüntülerimiz gren dediğimiz milyonlarca kimyasal noktacığın
hâkimiyetinden çıkıp, piksel dediğimiz elektronik noktacıkların
kontrolü altına girdi.
|
|
İşte fotoğraf
makinelerimizde filmin yerini alan ve görüntüyü oluşturan pikselleri üzerinde
barındıran alana da sensör denildiğini hepimiz biliyoruz.Peki dijital
makinesi olan herkesin diline doladığı
sensörün özellikleri
nelerdir? Görüntü sensörde nasıl oluşur? CCD, CMOS ve son günlerde sıkça
konuşulmaya başlayan X3 Foveon
teknolojisi ne demektir? En yalın tanımıyla sensör, dijital fotoğraf
makinelerinde
görüntüyü kaydederek işlemciye gönderen ve üzeri ışığa duyarlı piksellerden
oluşan alandır.
|
|
Sensörleri, dijital
makinelerimizin kalbi olarak da adlandırabiliriz.O nedenle dijital
makinelerimizin en önemli parçalarından biridir ve makine alırken bilinçli
olarak sorgulayıp öğrenmemiz gereken ölümüdür. Çünkü elde ettiğimiz
görüntünün büyüklüğü ve kalitesi sensörü ilgilendiren bir konudur.(Görüntünün
niteliğinde objektifimizin kalitesinin en az sensör kadar etkili olduğunu
unutmayalım.)
PİKSEL
Sensörün üzerinde
piksellerin dizili olduğunu söylemiştik. Önce pikselin ne demek olduğunu
görelim o
zaman.Piksel-(İngilizce
Pixel - PICture ELement, yani "resim öğesi") sözcüklerinin
harflerinden türetilmiştir.Dijital görüntünün en küçük öğesi ve sensör
üzerinde görüntüyü oluşturan çok sayıdaki küçük ışık noktacığıdır.Pikseller o
kadar küçüktür ki, boyutları ancak mikronla ölçülür. Mikron metrenin milyonda
biridir veya milimetrenin binde biri. Sivri uçlu bir kalemle cümlemizin
sonuna koyacağımız noktanın 500 mikron olduğunu düşünürsek, mikronun küçüklüğünü daha iyi anlamış
oluruz. İşte bir piksel 2 ile 10 mikron büyüklüğündedir. (Buradan her sensör
üzerindeki piksel büyüklüğünün aynı olmadığını çıkarabiliriz.)
|
|
Üstelik bu kadar küçük
noktacık üzerine sabit kırmızı, yeşil veya mavi filtre yerleştirilir. Bu
renkler, sanki bir satranç
tahtasının üzerindeki her bir karede kırmızı, yeşil veya mavi renkten biri
gelecek şekilde
dizilir.İşte bu
sensör üzerindeki piksellerin bir milyon tanesine megapiksel adını
veriyoruz.Bir fotoğraf
makinesi alırken
öncelikle kaç megapiksel olduğuna
bakarız değil mi?
İşte bu megapikseller
sensörümüzün üzerine son derece düzenli olarak dizilmiş milyonlarca pikselin
adıdır.
Bizler deklanşöre
bastığımız an, saniyenin bilmem kaç binde biri gibi kısa
zamanda o milyonlarca piksel elektronik devreler yardımıyla
renklerle yüklenirler ve o renklerin
milyonlarcası bir araya gelerek görüntüyü
oluşturur.Makinemizin
5 MP olması, sensörümüzün 5 milyon pikselden oluştuğunu
gösterir. Yani sensörümüzde düzenli olarak yerleşmiş 2560
yatay, 1920 de dikey piksel vardır. Bu da
ikisinin de çarpımı olan yaklaşık 5 milyon piksel anlamına
gelir. Sensör üzerindeki tüm
pikseller aktif değildirler.Sensör üzerindeki toplam
piksel sayısına pixel count-piksel sayısı denilir.
Toplam piksel sayısının %95'i aktif pikseller olup gerçek
görüntünün kaydında kullanılır. Bunun yanı sıra
toplam piksel sayısının %5'i aktif olmayan piksellerdir.
Bunlar da bir kısmı üretim hatalarından bir
kısmı da sensör içinde yapılan kayıt dışındaki işlemler
için kullanılırlar.
|
|
Sensörlerde aydınlık
bir görüntü yüksek, karanlık bir görüntü ise düşük elektrik yükü ile tarif
edilir. Bu
yöntem ile kaydedilen
görüntü sadece siyah beyaz fotoğraf oluşturur. Renkli görüntüyü oluşturmak
için
dijital fotoğraf
makinesi sadece ışık seviyesini değil ayrıca her renk ışığın da miktarını
ölçer.
SENSÖRLERİN BÜYÜKLÜĞÜ
Filmlerden
hatırlayanlar bilirler. Film boyutumuz ne kadar büyükse, görüntümüzün kalitesi
ve büyütülebilirlik olanağı o kadar fazlaydı.Aynı şey sensörler için de
geçerlidir. Sensörümüzün büyüklüğü ne kadar fazlaysa görüntümüzün kalitesi ve
büyüklüğü de o kadar fazla olur.
Sensörlerin 2 tür
büyüklüğü vardır, birincisi MP açısından büyüklüğü, ikincisi ise fiziki
olarak
büyüklüğü.Fiziki
olarak aynı boyutta olan 2 sensörden biri 8, diğeri 10 MP büyüklüğünde
olabilir.
Fotoğrafın oluşması
ve görüntü kalitesi açısından bu ikisinin arasındaki farkı yorumlamak son
derece zordur.
|
|
Dilerseniz bu iki
özelliği ayrı ayrı ele alalım.
Elimizde 8
MP lik fotoğraf çeken, biri compakt, diğeri DSLR iki makine olsun. İkisi de aynı boyutta çekiyor, o zaman neden çok para verip DSLR
makine alayım? diye düşünenler çıkabilir.Compakt makinelerin
sensörleri DSLR lere göre bir hayli küçüktür. Bunlarda 8 milyon
piksel dar bir alana
sıkıştırılmıştır ve doğal olarak piksel boyutları daha da küçüktür.Diğer
makinede yine 8 milyon piksel daha geniş bir alana dizilmiştir, yani piksel
boyutları daha da büyüktür.
Unutmayalım, büyük
boyutlu sensörün pikselleri de daha
büyük olduğu için yüzeyine düşen fotonları ışığı daha kolay ve doğru
bir şekilde yakalayıp ölçer, bu da sensöre daha büyük dinamik aralık sağlar.
Küçük piksellerde
enerji dağılımından kaynaklanan ısı fazlalığı ve dar alanda piksel sayısının
artması piksel başına düşen ışık miktarını azaltacağından kumlanma etkisi
veren noise üretiminde artış olacaktır.
Sensörlerin ikinci
büyüklüğü fiziki büyüklükleridir.Dijital teknolojinin en çok zorlandığı
alanlardan birisi yıllardır film boyutu olan 24x36 mm boyutunda sensör
üretemiyor olmasıydı.Yeni nesil makinelerde bu sorun aşılmaya çalışılıyorsa
da sistem hala çok pahalı. Birçoğumuzun full frame adı verilen 24x36 mm boyutlu
sensöre geçişi daha uzun zaman alacak gibi.
|
|
Ortalama ve yaklaşık
olarak düşünürsek küçük compakt makinelerin fiziki sensör boyutu 8x6 mm, DSLR
makinelerin ise 23x15
mm civarındadır. Yukarıda belirttiğim gibi full frame DSLR makinelerde bu
ölçü
24x36
mm.ye yükselmiştir.Özetle fiziki olarak büyük olan sensörlerin
pikselleri de büyük olacağından, bu sensörlerdeki ışığa duyarlı alanlar çok
daha fazla olur. Bu da daha detaylı ve iyi fotoğraf anlamına gelir. Aşağıdaki
şemada model, sensör boyutu ve ışığa duyarlı alanın mikron cinsinden
büyüklüğünü görmek mümkündür.
|
FOKAL ÇARPAN:
Özellikle DSLR
makinelerde objektifler analog makinelerin odak
uzaklığına göre üretildiği için,
görüntü gerçek anlamda bire bir sensör
üzerine düşmez. Görüntü açı kaybıyla
dar olarak sensör üzerine kaydedilir.35 mm film
boyutu ile sensör boyutu arasındaki bu oran
fokal çarpan faktörüyle ifade edilir; çünkü filmli makinede
kullandığınız
|
|
SENSÖR ÇEŞİTLERİ
Sensörlerde piksel
sayısı kadar elektronik devre vardır ve devrelerin kullanımı
belli bir enerji gerektirir. Bu enerji karşılama
durumuna göre dünyada sensörler iki şekilde üretilmiştir.
1- CCD (Charge
Coupled Device)
2- CMOS (Complementary
Metal Oxide Semiconductor)
Son dönemlerde yeni
nesil 3x Foveon sensörler de hayatımıza
girmektedir. Bu sensörler CMOS özelliği taşısa da temel
farklılığı nedeniyle ayrı incelemek gerekir.
Dünyada CCD sensörler
daha yaygındır. Nikon bu tür sensörleri kullansa
da son ürettiği D2 modelinde CMOS sensöre geçmiştir.Canon ise CMOS sensörün öncülüğünü
yapmakta ve EOS 30Dden sonra
bütün modellerinde bu sensörü kullanmaktadır.
Hayatımıza yeni giren
X3 Foveon sensörlerinin öncüsü ise Sigma'dır ve ilk uygulamasını SD
14 modeliyle dünyaya sunmuştur. Bu sensörlerin
arasındaki farkı özetle şu şekilde anlatabiliriz.
CCD sensörler piksellerdeki
voltaj bilgisini algılayıcının dışında
bir ünitede inceler. Çip dışında yaptığı incelemenin
gerektirdiği ekstra enerji tüketiminin pil
ömrünü kısaltmasını da değişik piller üreterek halletmeye
çalıştılar. CCD'ler CMOS'a göre yaklaşık 100 kat daha
fazla enerji tüketir. Bu nedenle daha fazla ısınır ve
bu da noise üretimini arttırır.
|
|
CMOS sensörlerde ise
bu işlem çipin üzerinde incelenir. Bu da daha az enerji
kullanımı demektir. Az enerji pillerin uzun süre
kullanımına yol açar ve az enerji az ısı oluşturduğu için
CMOS sensörler daha az noise üretir. Özellikle yüksek
asalı çekimlerde bu durum belirgin bir şekilde fark edilir.
FOVEON X3 SENSÖR
X3 algılayıcısı tıpkı renkli film
gibi farklı 3 ayrı renkli katmana sahip
ve her bir katman bir renge duyarlı. En önde
mavi, sonra yeşil, en arkada da kırmızıya duyarlı katman
bulunuyor. Renk ve görüntü değerlerini bu üç
ayrı katmana saklayabiliyor. Piksel biçimleri kare değil
altıgen. Sigma, 2002 yılından itibaren dijital
kameralarında görüntü algılayıcı olarak X3 teknolojisini
kullanmaya başlamıştı. Son olarak üretimi
gerçekleştirilen Sigma SD14 de bu teknolojiyi kullanıyor. Bu kamera
ile en yüksek çözünürlüklü Foveon X3 sensörünü tercih eden
firmanın yeni algılayıcısı kırmızı, yeşil ve
mavi pikselleri dikey olarak sıralayan, film
kalitesine yakın dijital kayıt yapabilen görüntü sensörü olma
özelliği ile ön plana çıkıyor. Aslında 4.7 milyon
piksellik bir algılayıcı olmasına rağmen, her bir
katmanın ayrı ayrı çalışması nedeniyle toplamda 14.15 milyon
piksellik bir görüntü oluşturuyor.
|
|
Foveon X3
algılayıcısı, renkleri olduğu gibi algılarken, çözünürlüğü de üst
seviyede tutuyor. Geleneksel algılayıcılardan
farklı olarak her dört algılama hücresi birlikte çalışıp ortak bir renk
oluşturuyor ve sonra her bir piksele bu
renkler atanıyor. Bu nedenle X3 sensörleri renk
konusunda ciddi bir avantaja sahip.
Fill Factor: Sensörün üzerinde
bulunan milyonlarca pikselin birbirine
yapışık olduğu düşünülür. Gerçekte öyle değildir ve
piksellerin etrafında küçük de olsa bir boşluk vardır. Bu
boşluklar çıkarıldıktan sonra kalan alan ışığa duyarlı
bölgedir ve buna algılayıcının Fill Factorı
denir. Bu yüzey CMOS sensörlerde, CCD'lere oranla daha azdır. Bu
boşluklar sensördeki ısıyı dağıtma yönünde faydalı
olsalar bile bu bölgelere düşen görüntü bilgisi kaydedilmez
ve moire gibi sorunlara neden olur. Bunu çözmek için de
mikro lensler kullanılarak ara bölgeye düşecek
görüntü bilgisi komşu pikselde toplanır.
(Kaynak olarak
yararlandığım Fotoğraf Dergisi ve Emre
İkizler Bey'e teşekkür ederim)
|
SENSÖR DEDİKLERİ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Güzel Anlatım... Teşekkürler
YanıtlaSil